|
|||
![]() |
FİRAVUN'A KARŞI ÇIKMAK | ||
Yaşar Öztürk | |||
Bir tarafta Mescid-i Aksa yanıyor bir tarafta Doğu Türkistan kan ağlıyor. Çocuklara, kadınlara, yaşlılara, hastalara ve gençlere saldıran Siyonist barbarlığı ve Çin işkencesi karşısında vicdanını yitirmiş bugünkü insanlık, sanki kulağı sağır, gözleri kör, kalbi taş kesilmişcesine olup bitenleri seyrediyor! Yere batsın! uluslararası dengeleriniz... Dünyanın mazlum coğrafyalarında her nedense hep Müslümanlar zulme uğruyor, hep masumlar öldürülüyor, şehirler yakılıyor, toplu katliamlar gerçekleştiriliyor. Yüz sene önce, dünyanın en güçlü donanmalarıyla Çanakkale'ye saldıran emperyalistler, binlerce mehmetçiğimizi şehit edip vatanımızı işgal etmiş ve Anadolu insanına derin travmalar yaşatmışlardı. Daha dün Bosna'da, Srebrenitsa'da yapılan katliamlarla bugün Kudüs'te, Doğu Türkistan'da, Arakan'da yapılan zulümler arasında ne fark var? Dünyanın gözü önünde Kudüs'te ve Doğu Türkistan'da gerçekleştirilen bu zulümlerin binde birini Müslümanlar, Hristiyan veya Yahudilere yapmış olsaydı dünya kamuoyunun tepkisi böyle mi olurdu acaba? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin acilen toplantıya çağrıldığını, "zulme dur" demek için askeri müdahale karararı aldığını; İngiltere, Fransa, İtalya, Kanada, Hollanda gibi ülkelerin ABD öncülüğündeki uluslararası barış (!) gücüne katılmak için kuyruğa girdiklerini görürdünüz. Ardından da bir dizi ekonomik yaptırım ve ambargo kararı alındığında bunları hiç yadırgamaz, hatta haklı ve gerekli bulurdunuz, öyle değil mi? Vatikan'ın "hepimiz kardeşiz" mesajları karşısında içiniz burkulur ve "haçlı seferleri"ne çıkan Hristiyan müttefik ordularının Bağdat'ı, Trablusgarp'ı, Şam'ı bombalamasını suskunlukla izler ve kendi ülkesinin sokak serserilerine katlettirilen Kaddafi'nin linç görüntülerini boğazınız düğümlenerek izlerdiniz, öyle değil mi? Biz bu filmi çok gördük, dediğinizi duyar gibiyim.
Tarihin hangi döneminde olursa olsun zulüm bir insanlık suçudur. Dini, inancı, milliyeti, rengi, ırkı ne olursa olsun zulme uğrayan her insan mazlumdur. Cemil Meriç, "Zulüm karşısında tarafsızlık şerefsizliktir." diyor. Malını, mülkünü, makamını, keyfiyetini kaybetmek istemeyen insan, maalesef büyük acıları duymazlıktan geliyor; şehirlerin yakılmasına, insanların öldürülmesine sırtını dönebiliyor. Karıncaya sormuşlar: "İbrahim'in atıldığı ateşi, taşıdığın bu bir damla su ile mi söndüreceksin?" Karınca da "Hayır, ama hiç değilse tarafım belli olsun" demiş. Size bir adım daha ötesini söyleyeyim. Musa'nın yanında yer almak yetmez, Firavun'a da karşı çıkmak gerekir! "Karşı taraf çok güçlü, onlarla nasıl mücadele edeceğiz? diye ümitsizliğe kapılmayın. Roma'nın allahsız diktatörleri de çok güçlüydü; Firavun da, Ad kavmi de, Ebu Cehil de çok güçlüylü. Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde... Korkaklık, acizlik, bencillik ve keyfiyetten dolayı zulüme karşı sessiz kalmaktan ve Kur'an'daki şu ayetin muhatabı olmaktan Allah'a sığınırım: "Sevdiğiniz şeylerden (Allah için) harcamadıkça asla iyiliğe eremezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu bilir." (Âl-i İmran, 92) Yaşama sevincinizi ve mücadele azminizi asla kaybetmeyin. Hasbünallahü ve nimel vekil. Kalın sağlıcakla. |
|||
Etiketler: FİRAVUN'A, KARŞI, ÇIKMAK, |
|